1097
1.2k share, 1097 points

1960'lı yılların ortalarında, Bitlis'in tenha köylerinde yeni doğan çocukların bir kısmında tuhaf rahatsızlıklar ortaya çıkmıştı. Bazıları el ve ayakları olmadan, bazıları ise yılan derisine sahip ya da tek gözlü olarak dünyaya gelmişti.

Her ne kadar engelli çocukların doğumu yaşamın olağan bir parçası olsa da Bitlis'teki bu durum çok daha garip ve korkunç bir boyuttaydı. Bu olayın dehşeti yalnızca köy sakinleri tarafından değil, tüm Anadolu'da duyulmuştu.

Yeni doğanların neredeyse tamamında bu rahatsızlıklar görülüyordu. Köylüler, üzerlerine bir çeşit lanetin veya belanın geldiğini düşünmeye başladılar. Bunu çözmenin bir yolunu bulmak isteyen bölge halkı, büyücülük konusunda nam salmış bir kadına gitmeye karar verdi.

Bu kadın, köylüler tarafından Belkıs Ana olarak anılmaktaydı. Hatta hatırlarsanız, meşhur Dabbe filminde biz onu Bitlisli Belkıs'ı olarak tanımıştık. Bitlisli Belkıs'ın hikayesi, bu topraklarda yaşanmış olmasının yanı sıra dehşet verici öğelerle dolu.

Öyle ki, yalnızca anlatıldığında bile insanı ürküten bir atmosfere sahip. O yüzden, korkuya karşı hassas olanlarınız için baştan uyarımı yapayım.

60'lı yıllarda Bitlis'in köylerinde yaşanan korkunç olaylar üzerine köylüler, üzerlerine çöken bu garip durumu anlamak için Belkıs Ana'dan yardım istemeye karar verdiler ve apar topar onun kapısına dayandılar.

Bitlisli Belkıs, dikkatlice köylülerin sorunlarını dinledi ve sonunda bu tuhaf durumun kaynağını ortaya çıkarmayı vaat etti. Sert bir ifadeyle köylülere dönerek, yaşadıkları bu olayların günahlarının bir cezası olduğunu söyledi.

Her aileden bir çocuğu yanına getirmelerini, böylece kötü enerjinin ne yüzünden toplandığını anlayabileceğini belirtti. Bu olaylara şahit olan köylülerden birinin resmi kayıtlara bıraktığı ifade ise şu şekildedir:

Belkıs Ana’yı yalnızca bir kez görmüştüm. İnsanların onun mübarekliğine ve ilmine olan saygıları beni derinden etkilemişti. Bir gece, yeni doğmuş hastalıklı bir çocuğu ona getirmişlerdi. Belkıs Ana, diğer çocukların annelerini evinin bahçesinde toplamıştı.

On beş kadar kadın, Belkıs’ın evinin bahçesinde durmuş, ellerinde Kur’an-ı Kerim ile onun istediği ayetleri hep bir ağızdan okuyorlardı. O sırada, Belkıs Ana yeni doğmuş, iki gözü olmayan bir bebeği beşiğin içine koyduğunda köylüler de oradaydı.

Çocuğun gözlerinin olması gereken yer, ne yazık ki deriyle kaplıydı ve alnıyla bütünleşmiş gibiydi. Belkıs, çocuğun yüzüne göz şekilleri çizmiş ve tuhaf yazılar karalamaya başlamıştı.

Birkaç dakika içinde, ilk kez duyduğumuz sözleri okuyup yükselen bir sesle bağırdı. O esnada, oradaki tüm kadınlar ve ben şahit olduk ki kara bir gölge beşiğe doğru gelmeye başladı. Bu siyah gölge, çocuğu aldığı gibi hızla oradan kaçıp gitti.

O anda oradaki herkes çığlık çığlığa bağırıp dağılmıştık. Hiçbirimiz daha önce böyle bir olaya şahit olmamıştık. Sonradan duyduğuma göre, bu yaşanan olaya rağmen köylülerden çocuklarını ona götüren başkaları da olmuş.

Belki 4-5 kez daha aynı olay tekrarlanmıştı. Bu çocukları böyle alıp götüren siyah gölge neydi? Nasıl bir güç böyle bir şey yapabilirdi? Bu sorular o zamanlar herkesin aklını meşgul etmekteydi.

Evet, köylülerden birinin ifadesini okudunuz ama yaşananlar bununla sınırlı değil. Şimdi, çocuklarını Belkıs Ana’ya götüren bir babanın anlattıklarını dinleyelim:

İki çocuğum vardı ve her ikisi de sağlıksız doğmuştu. İlk çocuğumun kolları ve elleri doğru yerlerinde değildi; şekilsizdi. Diğer çocuğum ise düşmanımın başına bile gelmesini istemeyeceğim bir durumdaydı: Cildi yılan derisine benziyor, dili de yılanınki gibi çatallıydı.

Bitlisli Belkıs adını duyduğumuzda köye gidip durumu anlattık. O, hastalıklı çocukları iyileştiren bir hoca olarak tanınıyordu ve umudumuz ondaydı. Her şeyi açıkça anlatmıştık ve yardımını bekliyorduk.

Belkıs bizden para ya da başka bir şey talep etmemişti; sadece yeni doğmuş olan, yılan derisine benzeyen çocuğumuzu ona vermemizi istedi.

Üzerimizdeki bela ve lanetin gitmesi için bunu yapmamız gerektiğini, Yüce Allah'ın izniyle bundan sonra doğacak çocukların sağlıklı olacağını belirtti. Fakat bizden yapmamızı istedikleri bununla sınırlı değildi.

Bir domuz öldürmemi, derisini yüzüp ona getirmemi ve aynı zamanda domuzdan akan kanı her akşam yatsıdan sonra birer kaşık içmemizi söyledi.

Bu talepler ilk başta bizi şaşırtmış olsa da, bundan sonra doğacak çocuklarımızın sağlığını düşünerek onun yönergelerine uymaya karar vermiştik. Yaptığı şeyler tuhaf gelmiş olsa da o zamanlar ona olan inancımız tamdı.

Belkıs’ın dediklerini aynen yapmıştık. Her gece domuz kanı içtiğimizde, sabaha kadar evimizin içinde tuhaf ayak sesleri duyuyorduk. Bu sesler, sanki evimizin içinde birileri telaşla koşuyormuş gibi geliyordu.

Eşim uykusunda kendi kendine "Bismillah, Bismillah" diye bağırıp, sonrasında maazallah, Allah'a küfürler ederek uyanıyordu. Bu olaylar bizi derinden rahatsız etmişti.

Sonra Belkıs’a gitmek üzere belirtilen gün gelmişti; çocuğumuzu ve domuz derisini alıp ona götürdüm. Evinde, bizim gibi hastalıklı çocukları olan diğer ailelerle karşılaştım. Hepimiz, endişe ve ümitle onun yardımını bekliyorduk.

Bu ailelerin yüzlerindeki üzüntü ve beklenti, benim de içimde hissettiğim duyguları yansıtıyordu. Belkıs, getirdiğim domuz derisini yeni doğmuş çocuğun üzerine sarmıştı.

Deriye, anlayamadığım bir takım Arapça harfler yazdı. Bu tuhaf işlemi yaparken bana dönüp, "Oğlunu bu belayı kaldırmak için feda ediyor musun?" diye üç kez sormuştu. Ben de "Ediyorum" diye cevap vermiştim. O an, Allah'ım, toplandığımız odanın kapısı kendi kendine açılmıştı.

Siyah bir gölge, beşiğin içindeki domuz derisine sarılı bebeği alıp götürdü. O gölgenin ne olduğunu anlamamış olsak da, odadaki herkes bağırarak kaçışmaya başladı.

Evet, çocukları ellerinden alınan köylüler birkaç yıl sonra, yeni doğan çocuklarının sağlıklı olacağını düşünüyorlardı. Ancak maalesef, onlar da hastalıklı doğdular ve hatta hayatları daha da kötüye gitmeye başlamıştı.

Bunun üzerine köylüler tekrar toplanıp Belkıs’ın evine yeniden gittiler, ancak kapıyı kimse açmıyordu ve evde biri olduğuna dair hiçbir işaret yoktu.

Bu konuda jandarma kayıtlarında köy muhtarının anlattıkları şu şekilde: Köylüler sinirlendiler; başlarındaki beladan kurtulmak için çocuklarını feda etmişlerdi, ancak hayatları daha da kötüye gitmişti.

Çevre köylerden toplanan 20-30 kişi, muhtarın kapısını çalarak Bitlisli Belkıs’ın evine giderken kendilerine eşlik etmemi istemişlerdi. Muhtar da köylülerle birlikte Belkıs Ana'nın evine gitmiş, kapıyı kırarak içeri girmişti. Evde, sanki kimse yaşamamış gibi bir hal vardı.

Yakın zamana kadar herkesin girip çıktığı evde, bir tek canlı iz dahi yoktu. Eşyaların üstünü tamamen toz kaplamıştı, sanki onlarca yıldır kullanılmamıştı ve Belkıs Ana'dan hiçbir iz yoktu.

Olayın en ilginç kısmı ise şu: Jandarma yaptığı araştırmada, böyle bir kadının yaşamış olduğuna dair hiçbir belgeye rastlamadı.

Bitlisli Belkıs, o bölgede birçok insanın hayatını karartmasına rağmen, sanki hiç yaşamamış gibi, kendisine ya da anne ve babasına dair hiçbir bilgi bulunamadı. Kim olduğu hakkında hiçbir şey bilinmemekteydi.

Bu durum, bazı insanların onu, çocuk sahibi olamayan ailelere yaptığı büyüler nedeniyle Anadolu topraklarına gelmiş bir cinni veya bir ifrit olarak düşünmelerine yol açmıştı.

Bitlisli Belkıs'ın yaptığı büyülerde kullandığı nesneler ve bazı gölgeler tarafından insanların gözü önünde kaçırılan çocukların başlarına ne geldiği, bir sır olarak kaldı.

Peki siz ne düşünüyorsunuz? Sizce bugüne kadar dilden dile anlatılan Belkıs'ın bu hikayesi ne kadar gerçek?


Like it? Share with your friends!

1097
1.2k share, 1097 points

What's Your Reaction?

Şapşal Şapşal
32
Şapşal
Beğenmedim Beğenmedim
26
Beğenmedim
Komik Komik
21
Komik
Sevdim Sevdim
16
Sevdim
Hadi Canım Hadi Canım
6
Hadi Canım
Havalı Havalı
42
Havalı
Yooksa

0 Comments

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Choose A Format
Personality quiz
Series of questions that intends to reveal something about the personality
Trivia quiz
Series of questions with right and wrong answers that intends to check knowledge
Poll
Voting to make decisions or determine opinions
Story
Formatted Text with Embeds and Visuals
List
The Classic Internet Listicles
Countdown
The Classic Internet Countdowns
Open List
Submit your own item and vote up for the best submission
Ranked List
Upvote or downvote to decide the best list item
Meme
Upload your own images to make custom memes
Video
Youtube, Vimeo or Vine Embeds
Audio
Soundcloud or Mixcloud Embeds
Image
Photo or GIF
Gif
GIF format